Evlilik ve Tek Eşlilik

Ölüm bizi ayırıncaya kadar”. Bu sözler Batı uygarlığının evliliğe bakış açısını özetliyor. Eğer insanoğlu tekeşli ise niçin İngiltere’deki evliliklerin üçte biri, ABD’dekilerin yarısı boşanmayla sonuçlanıyor? Çocukların yüzde 15’inin babası niçin evlilik cüzdanlarındaki kayıtlı eş değil? Bazı insanlar bunu aile değerlerinin çöküşü, toplumun dağılması veya ilişkiler dahil herşeyi yenileme hastalığının bir yansıması olarak görse de biyologlar konuya farklı bir açıdan yaklaşıyorlar. Biyologlar, son yıllarda gerçekleştirilen araştırmaların ışığı altında tekeşliliğin önceden sanıldığı gibi bazı hayvan türlerinin beyinlerine kazınmış bir içgüdü olmadığını, sadakat simgesi olarak kabul edilen bazı hayvanların fırsatını yakalar yakalamaz eşine ihanet ettiğini ortaya koyuyor.

         Güney Amerika’da yaşayan ipek maymun denilen ”tamarin” maymunu çoğunlukla tekeşlidir ve çocukların bakımını erkekler üstlenir. Bazı durumlarda erkekler çokeşliliği seçer ve dişiden dişiye gezerek gönül eğlendirir. Son yıllarda maymun çiftlerinin ”boşanma” eğilimlerinde görülen artış, büyük ölçüde dişilerin ölüm oranlarındaki artıştan kaynaklanır. Buna bağlı olarak dişi maymun nüfusundaki azalma, her erkeğe bir dişi düşme olasılığını ortadan kaldırdığı için açıkta kalan erkekler, ”yuva yardımcısı” olarak, kurulu yuvalara 3.kişi olarak yanaşır. Yuva yardımcıları, bir dişi ve bir erkekten kurulu yuvada, kendisinin olmadığı halde, çocukların bakımını üstlenir. Yuvada bir bakıcının bulunması en çok çiftin erkeğinin işine yarar. Çocuklara bakmak zorunda kalmadığı için rahatça başka dişilerin peşine düşecek zamanı bulur ve ”karısının” kızışma zamanını bekleyeceğine başka dişilerle çiftleşerek üreme şansını arttırır. Bu arada yardımcının da emekleri karşılıksız kalmaz. Yuvanın dişisi kızışma döneminde, gerçek eşi yanında değilse, yardımcıyla çiftleşir. İşin ilginç tarafı yuvadaki dişi eşinin ne yaptığı ile fazla ilgilenmez; dişi için önemli olan yavruların bakımını bir erkekle paylaşmaktır. Bu erkeğin kim olduğu önemli değildir.

         Ne olup bittiğini anlamak için çiftleşme stratejisindeki bu değişikliğin yol açtığı avantajlara bir göz atmak gerekir. Matematiksel bir modelden yola çıkılırsa, yuvasının dışında çapkınlık yapan erkek, tekeşli bir düzeni bozmadan sahip olduğu yavru sayısını iki katına çıkartabildiği için kazançlıdır. Dişilerin bu durumda ne kaybı ne de kazancı vardır; onun için önemli olan kızışma döneminde çiftleşecek birini bulmaktır. Dolayısıyla yavruların sayısında bir değişiklik olmaz. Yardımcı, en kötü durumda bile çiftleşecek bir dişi bulduğu için haline şükreder. Tamarin maymunlarında ortaya çıkan bu yeni davranış şekli, değişen koşullara bir tepkidir. 

Kuralları Çiğnemek

         Tekeşlilik doğada seyrek rastlanan bir durumdur. Başta primat ve köpekler olmak üzere memelilerin yalnızca yüzde 5’i tekeşlidir. Ancak bir grup hayvan için tekeşlilik bir kuraldır. Kuş türlerinin yüzde 90’ı çiftleşme döneminde tekeşli bir düzen kurar. Dışarıdan bakıldığında birbirine bağlı, mutlu bir çift görünümü veren kuşların, ihanete ne denli yatkın oldukları bilimsel çalışmalarla su yüzüne çıktı. Bilimsel çalışmaların özünü oluşturan DNA tetkikleri, tekeşli kuş çiftlerine ait olan yumurtaların beşte birinin ”yuvadaki babaya” ait olmadığını ortaya çıkarttı. Dolayısıyla pek çok erkek kuşun başka kuşların yavrularına babalık ettiği anlaşılmış oldu.

Tekeşli hayvanlar eşlerine nasıl ihanet ediyor? Tekeşliliğe yol açan etmenlerin başında işbirliğinin geldiğine inanan davranış bilimcileri, son bulgular karşısında çiftleşme stratejileri hakkındaki görüşlerini yeniden gözden geçirmek zorunda kaldılar; sonuçta gerçeğin hiç de düşündükleri gibi olmadığını anladılar.

         İşbirliğinin kaçınılmaz olarak sömürü tehlikesini de beraberinde getirmesi, tekeşliliğe duyulan güveni temelinden sarsıyor. Tekeşli bir erkek hiçbir zaman, evdeki çocukların gerçek babası olup olmadığından emin olamaz. İşbirliğinin geçerli olduğu sistemlerde, aile dışı kaçamaklar hep bir çıkar uğruna yapılır. Bu noktada biyologların ”tekeşlilik ikilemi” dedikleri açmaz ortaya çıkar. Erkek, karısının yanıda kalıp ”boynuzlanma” tehlikesini mi göze almalıdır? Yoksa, aile yaşamına veda edip, kendi yavrularının telef olmasına mı göz yummalıdır? (Çünkü dişi yavrulara tek başına bakamaz).

         Bu arada erkek hem yuvada kalıp yavrularına göz kulak olmak, hem de dışarıda gönül eğlendirmek ister. Bilim adamları bu açmazı evrimsel açıdan incelediklerinde, erkeğin başka dişilerle çiftleşmek için sinsi yöntemler geliştirdiğini; diğer taraftan da diğer erkeklerin yavrularına bakmakla zaman yitirmemenin yollarını aradığını ileri sürüyor. 

İnsanlar Da Güvenilmez

İnsanlar da evlilik dışı ilişkiler konusunda güvenilir yaratıklar değil. Boşanmış bir erkeğin çocuklarına nafaka ödemeden önce DNA tetkikleri istemesi, bu güvensizliğin dışa vurumundan başka bir şey değil. Kaldı ki DNA tetkiklerinin sonuçlarına bakarak, erkeğin kuşkularında haksız olduğunu söylemek biraz zor.

İnsanoğlunun evlilik kurumu içindeki durumu ile diğer tekeşli türlerin durumu arasında hiçbir fark yok. Erkek, eşinin şimdiki ve gelecekteki üreme faaliyetlerini tekeli altına almak isterken çok dikkatli olmak zorundadır, çünkü çiftleşme zorlama veya baskı ile değil, işbirliği ile gerçekleştirilen bir faaliyettir. Erkek, dişiyi baskı altında tutmak için güç kullanırsa dişinin kaçmasına yol açabilir. Örneğin, Kaliforniya’da yaşayan bir çeşit kertenkelenin saldırgan ve huysuz erkeğinin çiftleşme şansı çok düşüktür, çünkü dişiler korkudan erkeğin yanına yaklaşamaz. Michigan Üniversitesi’nden Barbara Smuts, babunlar üzerinde yürüttüğü bir çalışmasında, aşırı saldırgan erkek babunun da aynı kaderi paylaştığını kaydediyor. Smuts’a göre dişi babunlar yumuşak başlı ve arkadaş çevresi geniş olan erkekleri tercih ediyor.

         Benzer bir tutum aşırı şüpheci erkekler için de geçerli; dişilerin kıskançlığa tahümmülleri çok az. Erkek, her zaman, kendisinden olmayan çocukların bakımını üstlenmek gibi bir zorunluluk ile karşı karşıyadır. Ancak eşinin doğurduğu çocukların tümünü benimsemekle pek çok açıdan çıkarlarını koruyabilir: Hem eşi ile aralarındaki ilişki bozulmaz, hem de yeni bir eş bulma zahmetinden kurtularak üreme şansını arttırır.

         Erkeğin, yuvası dışındaki faaliyetlerden neler kazandığı biliniyor. Peki, eşine ihanet eden dişiler ne kazanıyor? Biyologlara göre ihanet eden dişiler iki açıdan kazançlı. Dişiler, eşlerinden yavruların geleceğini garanti altına almalarını beklerler. Dolayısıyla ideal bir erkeğin cüzdanı kabarıktır; ideal bir erkeğin genleri mükemmeldir; ideal bir erkeğin dış görünüşü caziptir vs… Ancak akıllı bir dişi, karşındaki erkeğin mükemmel olamayacağını bildiği için beklentilerini mantıklı bir çerçeveye oturtur; bazı isteklerinden vazgeçer. Beklentilerine en yakın olan erkeği eş olarak seçerken, daha az beğendiklerini de sevgili olarak yedekte tutar. Böylece dişinin tüm beklentileri, tek bir erkek tarafından olmasa da, karşılanmış olur.

         Dişilerin ihanetinin altında yatan ikinci neden de eşlerinin kendileriyle daha yakından ilgilenmelerini sağlamaktır. Stockholm Üniversitesi’nden Magnus Enquist ve çalışma arkadaşları, matematiksel örnekleme yöntemiyle, dişilerin erkeklerini yuvaya bağlamak için başka erkekleri devreye soktuğunu meydana çıkarttı. Ancak bu konuda da dişilerin attıkları adıma dikkat etmeleri gerekiyor, çünkü son yapılan araştırmalar aile içi cinayetleri pek çoğunun ihanet yüzünden işlendiğini gösteriyor. Dişinin de, erkeğin de ihanete karşı tepkileri genellikle saldırganlık şeklinde ortaya çıkmakla birlikte erkeğin tepkileri çoğunlukla fiziksel olarak daha yıkıcı olabiliyor.

         Erkek ile dişi arasında gelişen kıskançlık, çiftler arasındaki ilişkinin kopmaması için başvurulan en önemli savunma mekanizması. Güney Afrika’da yaşayan ve adına titis denilen bir cins tekeşli maymun türünde dişiler, yabancı dişilere karşı son derece düşmanca bir tutum takınırlar. Aynı tavır Afrika’da yaşayan antiloplarda da görülür. 

Tekeşlilik Ve Baskı

         Tekeşlilik genellikle baskı altında korunan bir ilişki şeklidir. Esnek davranışlar kişileri fırsatlardan yararlanma eğilimine sokar. Dolayısıyla doğada ikili ilişkilerin sıklıkla bozulup yenilerinin kurulmasını normal karşılamak gerekir. ”Boşanma”nın doğada çok sık rastlanan bir olgu olduğuna dikkat çeken bilim adamları, başta kuğular olmak üzere kuşların ikili ilişkilerinde sık sık eş değiştirdiklerini belirtiyor. Kuşlarda boşanma nedenlerinin başında ”kısırlığın” geldiğini ileri süren Cornell Üniversitesi’nden Andre Dhondt , yuvaya yanaşan ”üçüncü” kuşun (dişi veya erkek) da yuvayı dağıtmakta oldukça başarılı olduğunu kaydediyor.

         Bütün bunlardan çıkartılacak ders, tüm türler için geçerli bir kuralın olmamasıdır. Evrensel olarak bazı anahtar ilkelerden yola çıkarak tüm türler için bir genelleme yapmak mümkün değildir. Tekeşlilik, boşanma ve çokeşlilik, yerel ekolojik ve demografik koşullara göre her tür için farklı bir yapı sergiler. Ne var ki çiftleşme sürecinde strateji değişikliği ancak seçeneklerin varolduğu ortamlarda gerçekleşir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir